11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR -1

EMEKLİLİK TADINDA BİR YAZI…


Sevgili Tomris Hanım,

Gerek hastanedeki cumartesi nöbetim, gerek “ Laik Cumhuriyete Sahip Çık” mitingine katılmam gerek Anneler Günü nedeniyle geçen hafta gidemediğim sığınağıma meteorolojinin şiddetli yağış uyarısına rağmen kaçmaya karar verdim.

Sabah meteorolojinin öngördüğü gibi yağmurla birlikte evden çıktık. Karapınar’da balıkçı dostum Hukuk Fakültesinden terk Erdal’dan balığımızı alıp Kaynarpınar İnecik köyündeki evimize ulaştık. Karşımızdaki çam ormanının önünden yağmur perde perde geçiyordu. Hemen koltuğuma yerleştim, bilgisayarımı açıp müziğim dosyasından Norah Jones’u açtım. Eşim Neskafeyi hazırlayıp getirene dek yağmuru izledim. Meteorolojinin dediği gibi şiddetli olmasa da bulut bulut yağıyordu. Bu manzarayı izlemek bile insana dinginlik veriyor. Neskafemle birlikte Attila İlhan’ın “O Sarışın Kurt” adlı görsel romanını kaldığım yerden okumaya başladım. Arada gözlerim yorulunca ya da kitapta tasvir edileni gözümde canlandırmak için ara veriyor ve halen devam eden yağmuru seyrediyordum.

Akşamüzerine doğru yağmur kesildi. Evin sırtından vuran güneş huzmeleri tertemiz doğayı aydınlattı. Yağmurun yıkadığı gökyüzünden sonra her şey daha net gözüküyordu. Kitabı bırakıp bahçeye indim. Mis gibi yağmur, ıslak toprak ve ot kokusu ile karışan iğde kokusunu içime çekip bahçeyi gözden geçirmeye başladım. Onbeş gün önce diktiğim domates ve biber fidelerinde hiç kayıp yoktu, yediveren limon ağacımda iki üç tane yeni limon gördüm, yeni dünya ağacım bu sene ilk kez meyve veriyordu, üzeri kümeler haline kayısı büyüklüğünde ve sarılığında meyve doluydu. Hemen en olgun gözüken birini koparıp tadına baktım. Hımm, etli sulu ve mayhoştu. Yediveren incirinde de incirler epey büyümüş yaprakların altına saklanmışlardı. Bir aya kalmaz onunda tadına bakarız. Ayvamın üzeri yine yüklü, zeytin ağaçlarım bol çiçekte… Bu sene zeytin bol olacak. Geçen yıl tek bir tane meyve veren vişnemin üzerinde bu kez daha çok meyve var. İtalyan eriğimin meyveleri de ceviz büyüklüğüne gelmiş ve bayağı çok. Asmam geçen yıl bol salkım yapmasına rağmen ilaçlayamadığım için külleme yapmış hiç üzüm alamamıştım. Bu yıl kükürdünü aksatmadım, umarım bu yıl üzümünü yiyebiliriz. Ocağın arkasına diktiğim asma gülü de çiçeğe kesmiş. Hemen yanındaki Ortancam mor-beyaz ebruli çiçekte…

Güneş ışığı iyice yatmaya başladı, ormanın yeşilinin tonu bile değişti. Bu da artık mangal vakti geliyor demektir. Mangalı hazırlayıp ateşe veriyorum Burada yellemeğe gerek yok rüzgâr o işi yapıyor. İyi geçinirsen doğa da sana her konuda yardım ediyor. Mangal kıvamına gelene kadar peynirimizi dilimleyip şarabımızı açıyoruz. Yağmurun dinmesi ve akşam güneşiyle birlikte onlarca küçük ötücü kuşta konserine başlıyor.

Kıvamında pişmiş balıklar, tadında bir şarap, arkada Ayten Alpman şarkılarına eşlik eden ötücü kuşlar korosu ve akşamın hafif ürperten serinliği… Mutluluk ve huzur bu olsa gerek.

Evet, Sevgili Tomris Hanım, korkarım, beni bu güzel havalar emekli edecek.

Sevgiyle, hoşça kal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder