11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR - 14

KÖY KAHVALTISI

Sevgili Tomris Hanım,
Sanırım sizin de dikkatinizi çekmiştir. İzmir’in hangi yönünden çıkarsanız çıkın 15 – 20 km sonra hafif kırsala çıktığınızda sağlı sollu kıl çadırlar ya da ağaçlar altına serpiştirilmiş tahta masa ve sandalyelerden oluşan, kilim motifleri ve yayık maketleri ile desteklenmiş köy kahvaltısı sunan mekânlar iyice arttı.

Genelde dışarıda yemek yemeyi sevmem. Hadi akşam yemekleri bir derecede, kahvaltı için dışarı çıkmak bana hep zül gelir. Yaşamın rengidir diye birkaç kez arkadaş hatırına sıcak yatağımızdan çıkıp aç biilaç köy kahvaltısı için yollara düştüm. Siz hiç böyle bir ortamda bulundunuz mu bilmiyorum ama ya bunlar hiç köyde bulunmadılar ya da 1980 sonrası Özal dönemi yaşantısını bize teatral köy sahnesinde köy kahvaltısı diye yutturuyorlar.

1975 yılında ilk kez Antalya’ya gittiğimde, sabah saatlerinde inmiştik otogara… Ailemle birlikte otogara yakın kapısında “ KOMPLE KAHVALTI” yazan temiz bir mekândan girmiş ve bahçesinde gölgede temiz bir masaya oturmuştuk. Tereyağı ile, peyniri ile, balı reçeli ile, birkaç çeşit zeytini ile, kızarmış ekmeği ile, kaymaklı sütü ve üzerine çayı ile gerçekten komple bir kahvaltı yapmıştık.

Oysa bir de çocukluğumda Ödemişte ya da mecburi hizmetimi yaptığım Kars’ın Yolboyu köyündeki köylülerle yaptığım gerçek köy kahvaltılarını düşünüyorum. Ödemişteki büyüklerimi, dedemleri ziyarete gittiğimizde çoğu zaman kahvaltımız tarhana çorbası, bir ay önce açılmış ve bohçalanmış yufka ekmeği ve katık edilen kuru zeytinden ibaretti. Bayram gibi çok çok özel günlerde de fırından taban gevreği, komşu Memduha Teyzeden de yeni sağılmış koyun sütü alınırdı. Yolboyu köyündeki köylülerle paylaştığım kahvaltı da genellikle, yine bir ay önceden topluca pişirilmiş ve bohçalanmış, yenmeden önce tezek sobasının üzerinde ısıtılmış tandır ekmeği, çeçil peynir, sarı yağ ve kıtlama şekeri ile içilen saçaklı çaydan ibaretti. Ha orada da şanslıysanız, ev sahibinin arı kovanları varsa güzel bir çiçek balı da kahvaltınızda bulunurdu.

Bize bu mekânlarda sunulan kilimler ve minderlerle süslenmiş, tahta masa ve sandalyelerde, süs kabakları ve kuru patlıcan, kurutulmuş biber ve bamya dizilerinin başımızın üstünde sallandığı bir köy sahnesinde birkaç çeşit peynir, birkaç çeşit zeytin, b,r kaç çeşit reçel ve bal, sucuklu sucuksuz yumurta çeşitleri, börekler, süt, çay taze sıkılmış portakal suyu ile bir köy kahvaltı sofrasında asla bulunamayacak zenginlikte bir KOMPLE KAHVALTI.

Evet, sevgili Tomris Hanım, Sait Faik’in ‘ Karanfiller ve Domates Suyu’ adlı öyküsünün finalindeki sözlere benzer sözlerle ile seslenmek geliyor içimden:

—Hanımefendiler, Beyefendiler; eşinizle dostunuzla, arkadaşlarınızla bir hafta sonu böyle bir ortamda neşe içinde güzel bir kahvaltı yapmak gerçekten çok keyifli olabilir. Şu zorlu yaşam mücadelesinde bir küçük kaçamak ve hayatın değişik bir rengi de olabilir. Ama n’olur bunun bir köy kahvaltısı olduğunu düşünmeyin ve emektar köylümüzün her gün böyle dört başı mamur bir kahvaltı yaptığını sanmayın.

Sağlıcakla kal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder