11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR - 15

KÜRESEL ISINMA YOKTUR!

Bu yıl kurak bir yıl yaşıyoruz. Özellikle batı bölgelerimizde ve güneyde uzun zamandır yağmur yağmadı. En son yağmur ekim ayının sonunda yağmıştı ve o da rahmetten çok bir afet karakterindeydi. Toprak suyu çekemeden sel olup akıp gitmişti. Güneyde ve Konya yöresinde tahıllar ve ekinler diz boyu olmuş, kavrulmuştu. Batıda barajlardaki su seviyesi iyice azalmış Ankara’da bile altmış günlük su kaldığı söyleniyordu.

Söylentiler ve konuşulanlar o boyutlara gelmişti ki devleti yönetenler bile bu konudan rahatsız olmuş ve ilgili üst düzey yöneticiler küresel ısınma ve iklim değişiklikleri konusunda bir zirve yapma ihtiyacı duymuşlardı. Duyarlı Türk halkı da kulak kesilmiş zirveden çıkacak sonucu bekliyordu. Ve dağ fare doğurdu. Çıkan sonuç basın toplantısı ile açıklandı: Kuraklık tehlikesi yoktur, küresel ısınma yoktur, su kaynaklarımız yeterlidir, ama yine de Ayşe Teyze çamaşır bulaşık yıkarken suyu idareli kullansın, Recep Amca bahçeyi sularken suyu idareli kullansın.

Oysa çevremize şöyle duyarlı bir gözle baktığımızda görüyoruz ki toprak susuzluktan çatlamış, devletin suların kullanımı ile görevlendirdiği kurumun yanlış politikaları ve projeleri nedeniyle derinliği on iki metreye ulaşan, Nasreddin Hoca’nın yoğurt çaldığı koca Akşehir Gölü kurumuş, Dünya Tabiat Mirasındaki sulak alanlarımızdan Sultan Sazlığı kurumuş, kerevitleri ile ünlü Bafa Gölünün tuz oranı arttığı için canlı yaşamaz hale gelmiş ve ekolojik dengeler altüst olmuş, bırakın yüzeysel kuyuları DSİ nin açtığı derin su kuyularından bile su gelmemekte ya da tuzlu su gelmekte.

ABD dışındaki tüm ülkeler küresel ısınmadan, buzulların erimesinden, kutup ayılarının kış uykusuna yatamamalarından dolayı açlıktan ölme tehlikesinden, eriyen buzullar nedeniyle deniz seviyesinin yükseleceğinden ve çok ta uzak olmayan bir süre sonra Amsterdam’ın haritadan silineceğinden bahsederken gerçekleri yok saymak, günü kurtarmak herhangi bir önlem almamak, var olanları ve elimizde kalanları korumak için projeler üretmemek ne derece gerçekçi.

Sivil toplum örgütleri ve bizler ağaçlandırma çalışmaları ile doğaya katkı koymaya çalışırken bir diğer köşede ağaçlar kesilerek sürdürülebilirliği için tonlarca suya gereksinimi olan golf sahaları yapılmakta.

Sevgili Tomris Hanım, umuyorum ki yetkililerimiz bu dünyayı çocuklarımızdan emanet aldığımızı unutmayıp populist politikaları ve oy kaygılarını bir kenara bırakarak doğaya saygılı projeler ve çözümler üreteceklerdir. Dostlukla

Not: Bu yazıyı kaleme aldığım şu an dışarıda güzel bir yağmur yağıyor. Noktayı koyduğumda çıkıp toprak kokusunu dinleyeceğim. Gerçekten yağmuru çok özlemişiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder