11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR - 2

AİLE HEKİMLİĞİ ÜZERİNE

Sevgili Tomris Hanım,

Size daha aydınlık, daha umut dolu, daha neşeli mektuplar yazmayı ve güzel konuları sizinle paylaşmak isterdim. Ancak, gelin görün ki ülkemizde güzel şeyler olmuyor. Ve ne yazık ki bunları sizinle paylaşmak zorunda kalıyorum.
Hatırlarsınız, daha önceki bir mektubumda köy enstitüleri ve ülkemizdeki eğitim sistemi daha doğrusu ülkemiz gerçeklerine uygun bir sistemin önce yozlaştırılmasını daha sonrada çökertilmesini sizinle paylaşmıştım. Bugünkü konumda buna yakın bir konu. Ülkemizin bir diğer ciddi sorunu Sağlık Sistemi. 1960 lı yıllarda geliştirilen ve 1961 te uygulamaya konulan Dr. Nusret FİŞEK Hocamızın hazırladığı 224 sayılı sosyalizasyon yasası koruyucu hekimliği temel almış ve bağlamda tüm ülke genelinde 3000 kişiye bir sağlık ocağı ve 1000 kişiye sağlık evi olacak şekilde yapılanma planlanmıştır. Böylelikle ülkenin en ücra köşesine bile sağlık hizmeti gidecek, sitem tüm nüfusu kapsayacak ve insanlar hastalanmadan koruyucu sağlık hizmetini alabilecek, birinci basamakta tedavisi yapılabilecek, ileri tetkik ve tedavi gerektiren rahatsızlıklarda sevk zinciri ile 2.. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına sevk edilerek tedavileri sağlanacaktı. Yasa incelendiğinde görüleceği üzere aynı Köy Enstitülerinde olduğu gibi ülkemiz gerçekleriyle birebir örtüşen bir sağlık sistemini öngörmekteydi. Ancak süreç izlendiğinde bu sisteminde iktidar olan hükümetler tarafından savsaklandığı, işletilmediği ve yozlaştırıldığı görülecektir. Süreç içinde 12 Eylül’ün getirdiği zorunlu hizmet yasası dışında köy sağlık ocaklarına hekimin gitmesi için özendirici sosyoekonomik altyapı hazırlanmamış ve sağlık ocakları teknik alt yapı konusunda teknolojiyi takip edilememiş, yeni mezun genç pratisyen hekimler yasa zoru ile suyu, elektriği ve yolu olmayan köy sağlık ocaklarında stetoskop ve tansiyon aleti ile hekimlik yapmaya mecbur bırakılmıştır..
1980 sonrası ÖZAL hükümetleri döneminde IMF nin dayatmaları ile Aile Hekimliği sistemi gündeme getirilmiş ve sağlık ocaklarına ve koruyucu birinci basamak sağlık hizmetleri sistemine her türlü destek çekilmiş, bütçeden sadece personel giderlerine yetecek pay ayrılmış ve sistem çökmeye terkedilmiştir O tarihten günümüze sağlık ocakları idealist genç hekimlerin özverili çabaları ile varlığını sürdürmüştür ve sürdürmeye devam etmektedir. Ancak geçtiğimiz yıl İzmit’te ve bu yıl da İzmir’de pilot bölge olarak uygulamaya geçilen aile hekimliği uygulaması ile sağlık ocaklarının kapanması ve koruyucu sağlık hizmetlerinin sonu gelmiş görünmektedir. Herkese ulaşan ücretsiz sağlık hizmetinin yerini bir anlamda sağlık ocaklarının işletmeye dönüştürülmesini amaçlayan ve hastayı müşteri olarak gören, karlı işlemeyen aile hekimliği muayenelerinin kapatılacağı kar ve para kazanma eksenli bir sisteme geçilecektir. Hekimler birbirinden hasta – müşteri kapma, tıp merkezleri ile hasta sevki – komisyon ilişkileri gibi etik olmayan uygulamalarla karşı karşıya kalacak ve deontoloji ayaklar aylına alınacaktır.
Yunanistan, ispanya gibi Avrupa ülkelerinde terk edilen ve İngiltere gibi kapitalist bir ülkede bile güçlükle yürütülen ve vazgeçilmek üzere olan bir sistem ülkemize dayatılmaktadır. Ülkemiz gerçekleri ile hiç bağdaşmayan bu sistem zaten sorunlu olan sağlık sistemimizin ve koruyucu temel sağlık hizmetlerinin çökmesine neden olacaktır
Daha güzel günlerde, daha güzel konuları paylaşmak dileği ile.. Dostlukla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder