11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR - 20

DÜNYAMALI SATILMIŞ

Sevgili Tomris Hanım,

Geçenlerde bir sohbet ortamında doktor arkadaşım anlatmıştı. Özel bir diyaliz merkezinde çalışıyor. Bir hastanın dosyası gerekiyor, arıyor yerinde bulamıyor. Salonda hemşire hanımlara soruyor. Hemşire hanımlardan birisi , ‘- Şemsiyenin yanında diye sesleniyor. Doktor arkadaşım diyaliz salonunda şemsiye arıyor ki yanında dosyayı bulsun. Bulamayınca tekrara hemşire hanıma sesleniyor: ‘- Ben şemsiyeyi bulamadım, herhalde kaldırdılar diyor. Hemşire hanım da ‘- Olur mu, doktor hanım, üçüncü yataktaki Şemsiye Hanımın yanında. O gün doktor arkadaşım bunu anlattığında çok gülmüştük.

Sonra geriye bakıp düşündüğümde geçen yirmi üç yıllık meslek hayatımda ne garip isimlerle karşılaşmıştım. Bazıları hemen aklıma geliveriyor, kadın isimleri: Antika, Kibar, Yosma, Herdem Taze, Abayat ( doğrusu Ab-ı hayat ) vb, erkek isimleri: Dünyamalı Satılmış, Nemutlu Efendi vb.

Ben de büyük oğlum doğduğunda ismini Çatalkaya koymak istemiştim. Çatalkaya beni çocukluğumdan beri etkilemiş, adına ‘’ Çatalkaya kışladı yar, kar yağmaya başladı… ‘’ diye türküler yakılmış, kış günlerinde rahmetli annemin bahçemize çamaşırları asmadan önce hava tahmini için baktığı, Çatalkaya bulutlandı ise yağmur gelecek dediği ve sonunda da üniversite yıllarında. Dr. Orhan TERZİOĞLU ile zirvesine kadar tırmanıp keşfettiğim bir dağdı. Bence oğlumun isminin Çatalkaya olması kadar doğal bir şey yoktu. Ama gelin görün ki bütün aile efradı şiddetle karşı çıktı. Ben diretince de babam araya girdi. ‘- Bak oğlum’ dedi, ‘- Bir babanın çocuklarına verebileceği üç şey var, İyi bir eğitim, sağlıklı ve mutlu bir çocukluk ve bir yaşam boyu taşıyacağı güzel bir isim.

Şimdi geçen kırk yedi yılın olgunluğunda düşünüyorum da babam ne kadar haklıymış. Çevreme baktığımda isimlerinden dolayı zorluklar yaşayan yüzlerce insan var. Ya ÖSS başvuru formundaki gibi kutucuklara sığmayacak kadar uzun isimler, ya ana-babaların gençlik yıllarında idol olmuş siyasi liderlerin isimleri sonucu bugün onlarla aynı dünya görüşünü paylaşmasa bile aynı isimler taşımak zorunda kalmaları, zor telaffuzu nedeniyle girdikleri ortamda veya resmi işlemlerde yaşanan sıkıntılar, Fikret, Nedret, Deniz gibi yüz yüze görünceye veya sesini duyuncaya kadar erkek mi, kadın mı karar veremediğiniz cinsiyetsiz isimler, kişiliği veya fiziği ile uyumsuz isimler, ya da dede ve ninelerin adı verilmiş aynı ailede aynı ad ve soyada sahip üç dört kişi.

Sevgili Tomris Hanım, yazımın sonuna geldiğimde Dede Korkut’un Boğaç Han adlı öyküsünü anımsadım. O öyküde anlatıldığı üzere, çocuklar büyüyüp bir kahramanlık gösterinceye kadar isim konmuyordu. Öyküdeki kahramanda yetişkin olup bir yumrukta azgın boğayı devirdiği zaman adı Dede Korkut tarafından Boğaç Han konuyordu. Çocuklarımıza isim koymak için günümüz koşullarında böyle bir yöntem izleyemeyiz ama sanırım babamın bana öğüdü yeni anne – baba olacak dostlarımıza yol gösterici olacaktır.
Dostlukla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder