11 Aralık 2009 Cuma

TOMRİS HANIMA MEKTUPLAR - 10

ANA KOKUSU

Sevgili Tomris Hanım,

Malum bahar geldi. Daha önceki mektuplarımdan da anımsayacaksınız, Karaburun İnecik köyünde küçük bir bahçem ve köy evim var. Şehrin ve günlük hayatın keşmekeşinden bunalınca kaçıp sığındığım bir sığınak. Geçtiğimiz hafta sonu da bir fırsat yaratıp oraya kaçtım ve biraz bahçeyle uğraşayım dedim. Bütün bir kış boyunca bakımsız kalan bahçeyi diz boyu ot bürümüş. Sabah erkenden işe koyulup önce otları biçip sonrada toprağı bellemeye başladım. Midemin kazınmasıyla yemek saatini geçirdiğimi anladım. Bahçe gibi kış boyunca buzdolabı da bakımsız kalmıştı, öyle uzun boylu yemek hazırlamakta tam hızımı almışken vakit kaybı olacaktı. Sonuç ta buzdolabındaki rafın birinde bulduğum kavanozun dibindeki salçayı çıkardım, biraz zeytinyağı ile yumuşatıp bir dilim ekmeğin üzerine sürdüm ve üzerine ufalanmış kuru nane ektim. Tıpkı çocukluğumdaki gibi. Isırdığım ilk lokmadaki salçanın kokusu aldı beni çocukluğuma götürdü.

Çocukluğumda ağustos ayında babam bizi Ödemiş’e anneannemin yanına götürür, kendisi de birkaç gün kalıp işe dönerdi. Annem ve biz yaklaşık bir ay süre ile anneannem ve dedemle kalır bu arada alınan kasa kasa domateslerden salça yapılır, tarhana kaynatılır, hamuru ekşitilir, tertemiz çarşaflara serilerek kurutulur, ufalanır; bol yumurtalı ev makarnası yapılır o da şerit şerit kesilir kurutulur sonra da bizim tarafımızdan daha küçük şeritler halinde kesilirdi. Akşamları da bahçe yıkanır, hasır serilir üzerine kaba minderler konur, yer sofrasında hep beraber akşam yemeği yenir ve bacadaki leyleğin tak takları arasında bir yılın hasreti giderilirdi. Sonra kışlıklarımızı denk yapar babamla birlikte İzmir’e döner ve bu kez okul telaşı başlardı.

Çocukluğumun ilkbahar akşamüzerlerinde sokakta oynayıp ta karnımız acıktığında annem bir dilim ekmeğin üzerine mis kokulu ev salçasından sürer ve üzerine kuru nane ekerek bize verirdi. Biz de büyük bir keyif ve iştahla bir hamlede bitirtir yeniden oyuna dönerdik.
1991 yılında annem hastalandı. Ani bir tansiyon yükselmesi sonucu beyin kanaması geçirdi ve felç oldu. Artık Ödemiş’e gidemiyordu ama memleketinin lezzetinden de vazgeçemiyordu. Yine Ağustos ayının sonu yani salça, tarhana zamanı geldiğinde Ödemiş’e dayıma haber salıyor, güvenilir, eli temiz birinden yine salçasını ve tarhanasını getirtiyor ve bizlere de paylaştırıyordu. Onun sayesinde geçtiğimiz yıla kadar çocukluk lezzetlerimizden mahrum kalmadık.

Ama geçtiğimiz Haziran ayında annemi kaybettik. Ve bu yıl Ödemiş’ten salçamız ve tarhanamız gelmedi. O, buzdolabında kavanozun dibinde bulduğum salça annemin getirttiği son salçaydı. Kolayına kaçtık, büyük marketlerin raflarından hazır konserve salçaları aldık Ama ekmekten ilk lokmayı ısırdığımda anladım ki kendimizi kandırmışız.

Sevgili Tomris Hanım, Ben o lokmada salçanın kokusu ile birlikte annemin kokusunu duydum. Annesiz geçecek bu ilk anneler gününde anladım ki annemi çok özlemişim. Rahmetli annemin, sizin ve tüm annelerin saygıyla ve sevgiyle ellerinden öpüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder